Anlatacaklarım; lise arkadaşım Osman ve benim nacizhane 6 Kasım anımızdır efendim.
Evet o gün 6 Kasım 2002 günü yani bundan tam 8 sene önce henüz lise talebesiyken gittiğimiz ilk Galatasaray maçıydı. O zamanlar G ile yazılıyordu Galatasaray. Maça gitmeyi 1 hafta öncesinden kafamıza koymamıza rağmen bilet alma eyleminde bile bulunmamıştık. Maç günü çatmıştı ve bizim biletimiz yoktu hatta 6 kasım sabahı normal bir şekilde 08:00'de okulumuzdaki yerimizi bile almıştık. Bilet arama çabalarımızda sabah 08:00 itibariyle hız kazanmıştı. Onu arayalım bunu arayalım derken bir de baktık ki bilet ayağımıza kadar gelmiş okulda bir arkadaş karaborsa işine girişmişti sanırım 1-2 tl fazla vererek 2 adet telsim bileti edinmiştik. O zamanlar herhangi bir gruba bağlı değildik tribünlerimizin en güzel yeri de migros'tu (GFB vardı o zamanlar). Neyse biletimizi almıştık ve hemen evimizin yolunu tuttuk üstümüzdeki okul formalarını değişip, çubuklu formalarımızı sırtımıza geçirip saat 10:00 itibariyle Kadıköy'ün yolunu tutmuştuk.
O gün Ramazan ayının da ilk günü olması nedeniyle ben niyetliydim. Yani akşam 20:00'de başlayacak maça tam 10 saat önceden hem de oruçlu bir şekilde gitmiştik, e haliyle bekle ki maç saati gelsin .. Maç öncesi stad kuyruğunda saat 15:00 sularında Rambo Okan ile coşmaya başlamıştık bile.. Stada giriş sırasında beklerken 2 kişi yanımıza gelip telsim olan biletlerimizi migros ile değişip, değişemeyeceğimizi sormuşlardı, biz de safız o zamanlar sahte bilet mi bunlar kim demeden tamam dedik değiştik biletlerimizi :).. Ve uzun bir bekleyişten sonra staddaki yerimizi almıştık, öğrenci olmamız nedeniyle girmeden önce stadın altındaki migrostan ekmek arası bir şeyler yaptırıp stadda orucumuzu açarız diye tedbirliydik ..
Stadda bizi ilk heyecanlandıran şey hoparlörden gelen gol sesi değil, arkadaki camiden gelen ezan sesiydi. Allah kabul etsin diyordu herkes birbirine ve herkes orucunu açmaya başlamıştı ve çok sessiz bir an yaşanıyordu. Taa ki Galatasaray taraftarının bunu fırsat bilip tezahürat başlatmasına kadar, efenim arkadaşların müslümanlıktan da haberi yok ki putperest ibneler :).. E haliyle biz de daha bir lokma ısırdığımız ekmeklerimizi kenara bırakıp bol küfürlü tezahüratlarımızla açtık oruçlarımızı :).. Daha sonra Galatasaray taraftarı uslu durmadığı için staddan kocaeli'ne doğru sürgün yediğini öğrendik. Osman ile tribünlerden bir haber olduğumuz için gitmişiz oturmuşuz migros'ta tam davulların önüne, bağırııııınnnnn ulağğğaannn sesleri hala kulaklarımda çınlar ve şapkasını, davul tokmağını fırlatan amigolarımız :).. Ve yanan meşalelerle birlikte maç başlar (meşale dumanından bir ara nefessiz kaldığımızı da parantez içinde yazayım).
Santrayla beraber eller havaya demeden Tuncay 12. dakikaydı sanırım (google'dan bakmaya üşendim) ilk golü koydu ve tribünler aşağı doğru yıkıldı. Ben golün sevincini yaşamaktan ziyade ayağı kırılan vatandaşı kenara çekmeye çalışıyordum. Bu arada 1 koltukta 3 kişiyiz o zamanlar Aziz Yıldırım'ın gözbebeği GFB ve taraftar.. Neyse efenim takımı durduramıyoruz koydukça koyuyorlar ve her seferinde tribünler yıkılıyor, hatta bir ara yeter ulan gebereceğiz diyenler de yok değildi.
Efenim asıl hikayemiz maç bittikten sonra başlıyordu Osman ile, Fenerbahçe'm Galatasaray'ın adını 6alatasaray yaparken bizim derdine düştüğümüz şey eve dönüş paramızın kalmamış olmasıydı. Nasıl böyle bir duruma düştüğümüzü halen anlamış değiliz. Kadıköy'den Levent'e dönmemiz gerekiyor ve cebimizde 1 kuruş yok. Staddan çıkıp öyle veya böyle kendimizi vapura attık ve Karaköy'e geçtik, oradan tekrar otobüse binmemiz gerekiyor ve artık son otobüs.. İett şoförüne daha abi paramız yok demeden şoför'ün bize maç ne oldu çocuklar demesiyle 6-0 cevabımız şok etkisi yaratmıştı şoför beyin zihninde ve o zaman ne bekliyorsunuz bugün ulaşım beleş o zaman demesi bizi galibiyetten daha mutlu etmişti :)..
Galibiyet sonrası sabaha kadar spor programı izleyen öğrenci modeli olarak 7 Kasım günü okula geç kalmıştım. Fizik dersine yarım saat gecikmeli olarak kapıyı tıkladım ve herkes dersteyken içeri girdim ve "Selamun altı" diyerek selamlarken arkadan gelen cevapla ortalık yıkılıyordu " Aleyküm Sıfır".
Bu arada veli toplantısında babama verilen yoklama kağıdı da bir hayli ilginç gelmişti. 6 Kasım YOK, 7 Kasım GEÇ ve bu durumdan babamın gurur duyması :)..
İşte benim ve Osman arkadaşımın 6 Kasım 2002 hikayesi budur, heyecanımı paylaşayım istedim. Okuyanlara teşekkürler ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder